NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’S-SAYD VE’Z-ZEBAİH

<< 1468 >>

باب ميتة البحر

38- Deniz Hayvanlarının Ölüsü

 

أخبرنا إسحاق بن منصور قال حدثنا عبد الرحمن قال حدثنا مالك عن صفوان بن سليم عن سعيد بن سلمة عن المغيرة بن أبي بردة عن أبي هريرة عن النبي صلى الله عليه وسلم في ماء البحر هو الطهور ماؤه الحل ميتته

 

[-: 4843 :-] Ebu Hureyre, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in, deniz suyu için:

 

"Onun, suyu temiz ölüsü de helaldir" buyurduğunu nakleder.

 

Mücteba: 7/207; Tuhfe: 14618

 

 

باب ما قذفه البحر

39- Deniz'in Sahile Attığı Şey

 

أخبرنا محمد بن آدم قال حدثنا عبدة عن هشام عن وهب بن كيسان عن جابر بن عبد الله قال بعثنا النبي صلى الله عليه وسلم ونحن ثلاثمائة نحمل زادنا على رقابنا ففني زادنا حتى كان يكون للرجل منا كل يوم تمرة فقيل له يا أبا عبد الله وأين تقع التمرة من الرجل قال لقد وجدنا فقدها حين فقدناها فأتينا البحر فإذا بحوت قد قذفه البحر فأكلنا منه ثمانية عشر يوما

 

[-: 4844 :-] Cabir b. Abdiilah bildiriyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) üç yüz kişilik bir müfreze olarak bizi gönderdi ve azıklarımızı üzerimizde taşıyorduk. Azığımız o kadar azaldı ki, kişi başına günde bir hurma düşmeye başladı. Cabir'e:

 

"Ey Ebu Abdillah! Bir hurmanın bir kişiye ne faydası olur ki!" denince, Cabir şöyle karşılık verdi:

 

"O da bittiğinde, bir hurmayı bile arar olduk. Deniz sahiline gittiğimizde, denizin kıyıya attığı bir balina gördük ve ondan on sekiz gün yedik."

 

Mücteba: 7/207; Tuhfe: 3125

 

Diğer tahric: Buhari (2483, 2983, 4360), Müslim 1935 (20, 21), İbn Mace (459), Ahmed, Müsned (14286), İbn Hibban (5262).

 

Tahrici için 4845, 4847'ye bkz. daha sonra 8740, 8741'de tekrar gelecek.

 

 

أخبرنا محمد بن منصور عن سفيان عن عمرو قال سمعت جابرا يقول بعثنا رسول الله صلى الله عليه وسلم ثلاثمائة راكب أميرنا أبو عبيدة بن الجراح نرصد عير قريش فأقمنا بالساحل فأصابنا جوع شديد حتى أكلنا الخبط قال فألقى لنا البحر دابة يقال لها العنبر فأكلنا منه نصف شهر وادهنا من ودكه فثابت أجسامنا وأخذ أبو عبيدة ضلعا من أضلاعه فنظر إلى أطول جمل وأطول رجل في الجيش فمر تحته ثم جاعوا فنحر رجل ثلاث جزائر ثم جاعوا فنحر رجل ثلاث جزائر ثم جاعوا فنحر رجل ثلاث جزائر ثم نهاه أبو عبيدة قال سفيان قال أبو الزبير عن جابر فسألنا رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال هل معكم منه شيء قال فأخرجنا من عينيه كذا وكذا قلة من ودك ونزل في حجاج عينه أربعة نفر وكان مع أبي عبيدة جراب فيه تمر فكان يعطينا القبضة ثم صار إلى التمرة فلما فقدناها وجدنا فقدها

 

[-: 4845 :-] Cabir b. Abdillah anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bizi üç yüz süvari olarak Ebu Ubeyde b. Cerrah'ın komutasında Kureyş kervanını gözetmek için gönderdi. Bu sebeple sahilde kaldık ve şiddetli bir açlığa maruz kaldık. Hatta silkeienmiş yaprak yedik. Deniz kıyıya anber denilen kocaman bir balık atmış. Onun etinden on beş gün yedik, yağı ile yağlandık vücutlarımız semizleşti. Ebu Ubeyde onun kaburgalarından bir kaburga alarak dikti. Sonra ordudaki en uzun deveye ordunun en uzun bir adamını bindirip kaburga kemiğinin altından geçirdi. Sonra acıktığımızda bir kişi üç deve kesti. Sonra tekrar acıkınca, yine bir adam üç deve daha kesti. Sonra yine acıktılar ve bir kişi üç deve daha kesti. Daha sonra Ebu Ubeyde deve kesmelerini yasakladı. Sonra Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'e o balığın hükmünü sorduğumuzda "Onun etinden yanınızda var mı?" diye sordu. Balığın gözlerinden şu kadar yağ çıkarmıştık. Balığın göz çukuruna dört kişi oturabiliyordu. Yolculuğa çıkarken Ebu Ubeyde'nin yanında bir hurma dağarcığı vardı ve bize her gün bir avuç veriyordu. Sonra birer hurmaya düştü. Onu da bulamayınca bir hurmanın yokluğunu bile hissetmeye başladık.

 

Mücteba: 7/207; Tuhfe: 2529

 

Diğer tahric: Buhari (4361, 5493), Müslim 1935 (18, 19), Ahmed, Müsned (14315), İbn Hibban (5259).

 

 

أخبرنا زياد بن أيوب قال حدثنا هشيم قال حدثنا أبو الزبير عن جابر قال بعثنا رسول الله صلى الله عليه وسلم مع أبي عبيدة في سرية فنفد زادنا فمررنا بحوت قد قذف به البحر فأردنا أن نأكل منه فنهانا أبو عبيدة ثم قال نحن رسل رسول الله صلى الله عليه وسلم وفي سبيل الله كلوا فأكلنا منه أياما فلما قدمنا على رسول الله صلى الله عليه وسلم أخبرناه فقال إن كان بقي معكم شيء فابعثوا به إلينا

 

[-: 4846 :-] Cabir bildiriyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bizi Ebu Ubeyde komutasında gönderdi. Azığımız bittiğinde, denizin sahile attığı bir balinaya rastladık. Ondan yemek isteyince, Ebu Ubeyde bize engel oldu. Daha sonra ise:

 

"Biz, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in elçileriyiz ve Allah için yola çıkmışız. Balıktan yiyiniz" dedi ve biz de günlerce balık yedik. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gelip durumu kendisine söylediğimizde: "Eğer yanınızda balıktan bir şey kalmışsa bize de gönderiniz" buyurdu.

 

Mücteba: 7/208; Tuhfe: 2992

 

Diğer tahric: Müslim (1935), Ebu Davud (3840), Ahmed, Müsned (14256), İbn Hibban (5260)

 

 

أخبرنا محمد بن عمر بن علي بن مقدم المقدمي قال حدثنا معاذ بن هشام قال حدثني أبي عن أبي الزبير عن جابر قال بعثنا رسول الله صلى الله عليه وسلم مع أبي عبيدة ونحن ثلاثمائة وبضعة عشر وزودنا جرابا من تمر فأعطانا قبضة قبضة فلما أن جزناه أعطانا تمرة تمرة حتى إن كنا لنمصها كما يمص الصبي ونشرب عليها الماء فلما فقدناها وجدنا لفقدها حتى إن كنا لنخبط الخبط بقسينا ونسفه ثم نشرب عليه من الماء حتى سمينا جيش الخبط ثم أجزنا الساحل فإذا دابة مثل الكثيب يقال له العنبر فقال أبو عبيدة ميتة لا تأكلوه ثم قال جيش رسول الله صلى الله عليه وسلم وفي سبيل الله عز وجل ونحن مضطرون كلوا باسم الله فأكلنا منه وجعلنا منه وشيقة ولقد جلس في موضع عينه ثلاثة عشر رجلا قال فأخذ أبو عبيدة ضلعا من أضلاعه فرحل به أجسم بعير من أباعر القوم فأجاز تحته فلما قدمنا على رسول الله صلى الله عليه وسلم قال ما حبسكم قلنا كنا نتبع عيرات قريش وذكرنا له من أمر الدابة فقال ذاك رزق رزقكموه الله عز وجل أمعكم منه شيء قال قلنا نعم

 

[-: 4847 :-] Cabir der ki: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bizi Ebu Ubeyde komutasında üç yüz küsur kişiyle gönderdi ve bize bir torba hurma verdi. Ebu Ubeyde bize günde bir avuç hurma veriyordu, hurma azalınca birer hurma vermeye başladı. Çocukların meme emdikleri gibi o bir hurmayı emiyor ve üzerine de su içiyorduk. Hurmalar bitince onu da arar olduk ve o kadar aç kaldık ki yaylarımızla ağaç yapraklarını indiriyor onları yiyip üzerine su içiyorduk, böylece daha onları bize ağaçtan yaprak silken ordu denildi. Sonra sahile varınca kum yığını gibi anber denilen kocaman bir balık gördük. Ebu Ubeyde önce: "Mundardır yemeyin" dedi. Sonra: "Biz, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ordusuyuz, Allah için yola çıkmışız ve zor durumdayız. Bu sebepten dolayı onu Besmele çekip yiyiniz" dedi. Ondan yedik ve etinden kavurma yaptık. Balık o kadar büyüktü ki göz çukuruna on üç kişi oturmuştu. Ebu Ubeyde o balığın kaburga kemiklerinden birini aldı ve oradaki en büyük deveyi kemiğin altından geçirdi. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanına döndüğümüzde:

 

"Niçin geç kaldınız?" diye sordu. Biz: "Kureyş kafilesini takip ediyorduk" dedik ve kendisine balıktan bahsettik. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "O, Allah'ın sizi rzzıklandırdığı bir rızkıdır, ondan yanınızda kaldı mı?" diye sorunca, Biz: "Evet" cevabını verdik.

 

Mücteba: 7/208; Tuhfe: 2987

 

Diğer tahric: Müslim (1935), Ebu Davud (3840), Ahmed, Müsned (14256), İbn Hibban (5260)