باب
ميتة البحر
38- Deniz
Hayvanlarının Ölüsü
أخبرنا
إسحاق بن
منصور قال
حدثنا عبد
الرحمن قال
حدثنا مالك عن
صفوان بن سليم
عن سعيد بن سلمة
عن المغيرة بن
أبي بردة عن
أبي هريرة عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم في ماء
البحر هو الطهور
ماؤه الحل
ميتته
[-: 4843 :-] Ebu Hureyre, Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'in,
deniz suyu için:
"Onun, suyu temiz
ölüsü de helaldir" buyurduğunu nakleder.
Mücteba: 7/207; Tuhfe: 14618
باب
ما قذفه البحر
39- Deniz'in Sahile
Attığı Şey
أخبرنا محمد
بن آدم قال
حدثنا عبدة عن
هشام عن وهب
بن كيسان عن
جابر بن عبد
الله قال
بعثنا النبي
صلى الله عليه
وسلم ونحن
ثلاثمائة
نحمل زادنا على
رقابنا ففني
زادنا حتى كان
يكون للرجل
منا كل يوم
تمرة فقيل له
يا أبا عبد
الله وأين تقع
التمرة من
الرجل قال لقد
وجدنا فقدها
حين فقدناها
فأتينا البحر
فإذا بحوت قد
قذفه البحر فأكلنا
منه ثمانية
عشر يوما
[-: 4844 :-] Cabir b. Abdiilah bildiriyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) üç
yüz kişilik bir müfreze olarak bizi gönderdi ve azıklarımızı üzerimizde
taşıyorduk. Azığımız o kadar azaldı ki, kişi başına günde bir hurma düşmeye
başladı. Cabir'e:
"Ey Ebu Abdillah! Bir hurmanın bir
kişiye ne faydası olur ki!" denince, Cabir şöyle karşılık verdi:
"O da bittiğinde,
bir hurmayı bile arar olduk. Deniz sahiline gittiğimizde, denizin kıyıya attığı
bir balina gördük ve ondan on sekiz gün yedik."
Mücteba: 7/207; Tuhfe: 3125
Diğer tahric: Buhari (2483, 2983,
4360), Müslim 1935 (20, 21), İbn Mace
(459), Ahmed, Müsned
(14286), İbn Hibban (5262).
Tahrici için 4845, 4847'ye bkz. daha sonra 8740, 8741'de tekrar
gelecek.
أخبرنا محمد
بن منصور عن
سفيان عن عمرو
قال سمعت
جابرا يقول
بعثنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ثلاثمائة
راكب أميرنا
أبو عبيدة بن
الجراح نرصد
عير قريش
فأقمنا
بالساحل
فأصابنا جوع
شديد حتى
أكلنا الخبط
قال فألقى لنا
البحر دابة
يقال لها
العنبر
فأكلنا منه
نصف شهر وادهنا
من ودكه فثابت
أجسامنا وأخذ
أبو عبيدة
ضلعا من
أضلاعه فنظر
إلى أطول جمل
وأطول رجل في
الجيش فمر
تحته ثم جاعوا
فنحر رجل ثلاث
جزائر ثم
جاعوا فنحر
رجل ثلاث
جزائر ثم
جاعوا فنحر
رجل ثلاث
جزائر ثم نهاه
أبو عبيدة قال
سفيان قال أبو
الزبير عن
جابر فسألنا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقال هل
معكم منه شيء قال
فأخرجنا من
عينيه كذا
وكذا قلة من
ودك ونزل في
حجاج عينه
أربعة نفر
وكان مع أبي
عبيدة جراب
فيه تمر فكان
يعطينا
القبضة ثم صار
إلى التمرة
فلما فقدناها
وجدنا فقدها
[-: 4845 :-] Cabir b. Abdillah anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bizi
üç yüz süvari olarak Ebu Ubeyde
b. Cerrah'ın komutasında Kureyş kervanını gözetmek
için gönderdi. Bu sebeple sahilde kaldık ve şiddetli bir açlığa maruz kaldık.
Hatta silkeienmiş yaprak yedik. Deniz kıyıya anber denilen kocaman bir balık atmış. Onun etinden on beş
gün yedik, yağı ile yağlandık vücutlarımız semizleşti. Ebu
Ubeyde onun kaburgalarından bir kaburga alarak dikti.
Sonra ordudaki en uzun deveye ordunun en uzun bir adamını bindirip kaburga
kemiğinin altından geçirdi. Sonra acıktığımızda bir kişi üç deve kesti. Sonra
tekrar acıkınca, yine bir adam üç deve daha kesti. Sonra yine acıktılar ve bir
kişi üç deve daha kesti. Daha sonra Ebu Ubeyde deve kesmelerini yasakladı. Sonra Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'e o
balığın hükmünü sorduğumuzda "Onun etinden yanınızda var mı?" diye
sordu. Balığın gözlerinden şu kadar yağ çıkarmıştık. Balığın göz çukuruna dört
kişi oturabiliyordu. Yolculuğa çıkarken Ebu Ubeyde'nin yanında bir hurma dağarcığı vardı ve bize her
gün bir avuç veriyordu. Sonra birer hurmaya düştü. Onu da bulamayınca bir
hurmanın yokluğunu bile hissetmeye başladık.
Mücteba: 7/207; Tuhfe: 2529
Diğer tahric: Buhari (4361, 5493),
Müslim 1935 (18, 19), Ahmed, Müsned
(14315), İbn Hibban (5259).
أخبرنا زياد
بن أيوب قال
حدثنا هشيم قال
حدثنا أبو
الزبير عن
جابر قال
بعثنا رسول الله
صلى الله عليه
وسلم مع أبي
عبيدة في سرية
فنفد زادنا
فمررنا بحوت
قد قذف به
البحر فأردنا
أن نأكل منه
فنهانا أبو
عبيدة ثم قال
نحن رسل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم وفي
سبيل الله
كلوا فأكلنا
منه أياما
فلما قدمنا على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أخبرناه
فقال إن كان
بقي معكم شيء
فابعثوا به
إلينا
[-: 4846 :-] Cabir bildiriyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bizi Ebu Ubeyde komutasında gönderdi. Azığımız bittiğinde, denizin
sahile attığı bir balinaya rastladık. Ondan yemek isteyince, Ebu Ubeyde bize engel oldu. Daha
sonra ise:
"Biz, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in elçileriyiz ve Allah için yola çıkmışız.
Balıktan yiyiniz" dedi ve biz de günlerce balık yedik. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'e
gelip durumu kendisine söylediğimizde: "Eğer yanınızda balıktan bir şey
kalmışsa bize de gönderiniz" buyurdu.
Mücteba: 7/208; Tuhfe: 2992
Diğer tahric: Müslim (1935), Ebu Davud (3840), Ahmed, Müsned (14256), İbn Hibban (5260)
أخبرنا محمد
بن عمر بن علي
بن مقدم
المقدمي قال
حدثنا معاذ بن
هشام قال
حدثني أبي عن
أبي الزبير عن
جابر قال
بعثنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم مع
أبي عبيدة
ونحن ثلاثمائة
وبضعة عشر
وزودنا جرابا
من تمر فأعطانا
قبضة قبضة
فلما أن جزناه
أعطانا تمرة
تمرة حتى إن
كنا لنمصها
كما يمص الصبي
ونشرب عليها الماء
فلما فقدناها
وجدنا لفقدها
حتى إن كنا لنخبط
الخبط بقسينا
ونسفه ثم نشرب
عليه من الماء
حتى سمينا جيش
الخبط ثم
أجزنا الساحل
فإذا دابة مثل
الكثيب يقال
له العنبر
فقال أبو عبيدة
ميتة لا
تأكلوه ثم قال
جيش رسول الله
صلى الله عليه
وسلم وفي سبيل
الله عز وجل
ونحن مضطرون
كلوا باسم
الله فأكلنا
منه وجعلنا
منه وشيقة
ولقد جلس في
موضع عينه
ثلاثة عشر
رجلا قال فأخذ
أبو عبيدة
ضلعا من
أضلاعه فرحل
به أجسم بعير
من أباعر
القوم فأجاز
تحته فلما
قدمنا على
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال ما
حبسكم قلنا
كنا نتبع
عيرات قريش
وذكرنا له من
أمر الدابة
فقال ذاك رزق
رزقكموه الله
عز وجل أمعكم
منه شيء قال
قلنا نعم
[-: 4847 :-] Cabir der ki: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bizi Ebu Ubeyde komutasında üç yüz küsur kişiyle gönderdi ve bize
bir torba hurma verdi. Ebu Ubeyde
bize günde bir avuç hurma veriyordu, hurma azalınca birer hurma vermeye
başladı. Çocukların meme emdikleri gibi o bir hurmayı emiyor ve üzerine de su
içiyorduk. Hurmalar bitince onu da arar olduk ve o kadar aç kaldık ki
yaylarımızla ağaç yapraklarını indiriyor onları yiyip üzerine su içiyorduk,
böylece daha onları bize ağaçtan yaprak silken ordu denildi. Sonra sahile
varınca kum yığını gibi anber denilen kocaman bir
balık gördük. Ebu Ubeyde
önce: "Mundardır yemeyin" dedi. Sonra: "Biz, Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'in
ordusuyuz, Allah için yola çıkmışız ve zor durumdayız. Bu sebepten dolayı onu
Besmele çekip yiyiniz" dedi. Ondan yedik ve etinden kavurma yaptık. Balık
o kadar büyüktü ki göz çukuruna on üç kişi oturmuştu. Ebu
Ubeyde o balığın kaburga kemiklerinden birini aldı ve
oradaki en büyük deveyi kemiğin altından geçirdi. Nebi (sallallahu
aleyhi ve sellem)'in yanına döndüğümüzde:
"Niçin geç
kaldınız?" diye sordu. Biz: "Kureyş
kafilesini takip ediyorduk" dedik ve kendisine balıktan bahsettik. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "O, Allah'ın sizi rzzıklandırdığı
bir rızkıdır, ondan yanınızda kaldı mı?" diye sorunca, Biz:
"Evet" cevabını verdik.
Mücteba: 7/208; Tuhfe: 2987
Diğer tahric: Müslim (1935), Ebu Davud (3840), Ahmed, Müsned (14256), İbn Hibban (5260)